Gazeteci Barış Pehlivan’ın bugünkü “Soylu’ya Mahpustan Mahrem Mektup” başlıklı yazısında, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun Sözcü müellifi İsmail Saymaz’a yaptığı açıklamaları hatırlatarak, “İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sözcü’den İsmail Saymaz’a yaptığı açıklamada tam üç sefer tıpkı imada bulundu. “Özellikle birtakım milletvekilleri yapıyor. Onlara acıyorum. Ben kamuoyunda çok şey bilen bir adamım” dedi… “O tweet atanları görüyorum, birtakım milletvekillerini görüyorum” dedi… “Görevim icabıyla birçok mahrem bilgiye sahibim, hakikat mu? Bu sıkıntıyı milletvekili olup da paylaşanlarla ilgili yalnızca üzülüyorum. Allah koruma, en yakınlarında bu türlü bir şey çıkarsa ne diyeceğiz?” dedi…” diye yazdı.
Yazısının devamında silahlı kabahat örgütü yöneticiliğinden karar giyen Oktar’ın, Soylu’ya mektup gönderdiğini söz eden Pehlivan’ın yazısı şöyle oldu:
“Haliyle Soylu’nun “aba altından sopa gösteren” kelamlarının içeriğini hepimiz merak ettik. Bakan Soylu’nun “görevi icabı” bildiği “mahrem” bilgiler ne olabilirdi?
Kafam karışık dolaşırken, sıkıntıyı sorduğum biri “Adnan Oktarcıların arşivi olmasın!” dedi. “Nasıl yani!” dedim. “Oktar’ın Soylu’ya yazdığı mektubu oku, anlarsın” dedi. Bir kere daha “Nasıl yani!” dedim.
Malum, şundan topu topu 7 ay evvel Adnan Oktar ile birebir hapishanedeydim. Merak edip mektubun peşine düştüm. Gerçekten silahlı kabahat örgütü yöneticiliğinden geçen aylarda karar giyen Oktar, Soylu’ya cezaevinden bir mektup yazmış.
Gazeteci Hakan Erol’un yazdığı “Turnike” kitabında okumuştum. Oktar’a operasyonun yapıldığı 11 Temmuz 2018 sabahı, kediciklerden biri, Soylu’nun makamına ulaşmış, acil yardım istemişti.
Ama meğerse devamı da varmış. Oktar cezaevine girdikten sonra da Bakan Soylu’ya mektupla haber göndermiş. Çeşitli hususlardan bahsettikten sonra demiş: “Bu bilgileri, dijital bilgi depomuzdan polis aldı; oradan bilgilenebilirsiniz.”
Yani…
Kendi tabiriyle “görevi icabı” elinin altında polis ve jandarma olan Soylu’nun pek çok “mahrem” bilgiyi bilmesi doğal. O bilmeyecek de ben mi bileceğim!
Ama yeniden de mahpustaki bir hata örgütü başkanı muhalefetten birine mektup yazsa, neler olurdu neler? İçimden geçirdim, gitti…”