“Beni öldürecek” diyerek 23 defa müracaat yapmış olmasına karşın kızlarının korunmadığı gerekçesiyle Arslan’ın anne ve babası, Adalet, İçişleri ile Aile, Çalışma ve Toplumsal Hizmetler bakanlıklarına maddi ve manevi tazminat talebiyle Eskişehir 2. Yönetim Mahkemesine dava açmıştı.
Hürriyet’ten Mesut Hasan Benli’nin haberine nazaran, üç bakanlık mahkemeye savunmalarını sundu.
Bakanlıkların savunmaları şöyle oldu:
Adalet Bakanlığı
Mahkemelerce ve savcılıklarca yapılan yargısal süreçlerden tatmin olmayan tarafların, bunu yönetim hukuku prensipleri içerisinde bir hizmet kusuru telakki ederek Adalet Bakanlığı’na karşı tazminat davası açmaları kabul edilemez. Aksi fikir, dolaylı olarak mahkemelerin ve savcılıkların yargısal faaliyetlerinin Adalet Bakanlığı’nca denetlenmesini beraberinde getirir ki, Anayasa’da teminat altına alınan mahkemelerin bağımsızlığı ve hukuk devleti unsurları karşısında bu mümkün değildir. Dava konusu olayın gerçekleşmesinde ise bakanlığımıza atfı kabil bir hizmet kusuru bulunmamaktadır. “Benim mevtim gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz” formundaki dilekçe de Eskişehir Adliyesi’ne teslim edilmemiştir.
İçişleri Bakanlığı
Söz konusu olayla ilgili yönetimimize atfedilecek rastgele bir kusur bulunmamaktadır. Bahse mevzu olay üçüncü kişinin kasıtlı formda gerçekleştirdiği bir hareket sonucu meydana gelmiştir. Bu nedenle bu olayı gerçekleştiren şahsın cürüm teşkil eden şahsî kusuru nedeniyle isimli yargı yerinde sorumlu şahıslara karşı dava açılmalıdır. Yönetimimizin yapılan süreçlerden kusuru olmadığı gerçeği karşısında davacıların tazminat taleplerinin reddi gerekir.
Aile, Çalışma ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığı
6284 sayılı Ailenin Korunması ve Bayana Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun kapsamında kollayıcı önlem alınabiliyor. Öncelikle bu hizmetleri korunan kişinin talep etmesi gerekir. Meğer ki somut olayımızda Ayşe Tuba Arslan’ın bu sayılanlar kapsamında yardım talebi olmamıştır. Bu evrede yönetimin bir hizmet kusurundan bahsetmek mümkün olmayacaktır.